Hayatımda daha stresli, daha yoğun, daha hayati önem taşıyan bir zaman var mıydı hiç bilmiyorum. Yoktu bence. Bir şeylerin insanın elinde olmadan gelişmesi, değişmesi ne kadar çaresiz, ne kadar aciz hissettiriyor...
Önceden böyle stresli olduğum zamanlarda, kendimi dışarıdan seyreder gibi hissederdim, Sanki aldığım kararları, verdiğim tepkileri sadece film izler gibi izliyordum. İki tane ben var gibi. Biri zor zamanları yaşamak zorunda olan, diğeri "ben bir uyuyayım da, her şey düzelince uyanırım" diyen. Hep uyuyan taraf olmayı sevmişimdir. Çünkü ne kadar istesem de hiç yaptığım listelere, verdiğim kararlara uyan biri olamadım. Halbuki çok isterdim hayatın zorluklarının bile tadını çıkarabilmeyi, yenmeye çalışmayı, yorulmayı, ve başardıktan sonraki mutluluğu doyasıya yaşamayı. Ama şansım yaver gittiği için hatrı sayılır şekilde atlatmış olduğum badirelerde bile öyle saf bir mutluluk hissedemedim. Çünkü sanki gereken her şeyi yapmamışım, sanki yine de iyi sonuçlanmış olması benim başarım değil de Allah'ın lütfuymuş gibi geldi. Çünkü gerçekten de öyleydi. Ama Allah çabalayana yardım eder sonuçta değil mi? Böyle avuttum kendimi işte. Ama hep dedim kendime, suistimal etme sakın bunu, artık üzerine düşenleri hakkıyla yerine getir diye. Gerçi bu yazdan umutluyum ben. Şu finallerim bitsin yine liste yapacağım kendime. Belki bu sefer olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Olumlu, olumsuz tüm fikirlerine açığım. Yazdığım hiçbir şeyde kötü niyetli olmadığımı unutma :)