Bazen derim ki affetmek en önemli şeydir, en başta da kendisini affetmeli insan. Birilerine kin duyarız ya bazen, affedersek geçer o duygu, ne kadar affetmek bazen çok zor olsa da. Bu düşüncemin de arkasındayım ama bir yandan da güvenmek diye bir şey var. Eğer biri çok kötü bir şey yaptıysa affetseniz de o güven geri gelir mi ? Affetmek neye yarar o zaman ? Belki de sadece içimizde büyüttüğümüz o kinden kurtulmak için gereklidir. Bilmiyorum.
Bazen derim ki her zaman olumlu düşünmek lazım. Çünkü ancak inanırsan olur. Her zaman da bu düşüncemin arkasındayım zaten. İnanmak başarmanın yarısı hem. Zaten yapabileceğine inanmıyorsan kıçını da kaldırmazsın. Kendi kendine ihtimalleri sıfıra düşürürsün. Ama bir yandan da şunu derim bazen; kendim de çok hayal kurmama rağmen beklentiye girmemek gerek derim. Çünkü bir şeyi gözünüzde ne kadar büyütürseniz hayal kırıklığına uğrama olasılığınız da o kadar yükselir. En iyisi çok kaptırmayalım inanca kendimizi, bırakalım her şey sürpriz olsun.
Eskiden derdim ki mutluluk her zaman içten gelmelidir. İçgüdüseldir yani. Ama şimdi biliyorum ki mutluluk öğrenilir de aslında. Daha doğrusu nasıl mutlu olacağımızı öğrenmemiz, kendimizi tanımamız gerekir. İçimizde ufak bir mutsuzluk hissettiğimiz an mutlu olma sebeplerimizi ve bunun geçici olduğunu düşünmeliyiz. En önemlisi sabretmeyi öğrenmek bence. Özellikle kendimize karşı. İnsan kendi beynine, düşüncelerine, iç sesine karşı sabretmeyi öğrenince, o zaman insan olmayı öğrenir bence. He ben olabildim mi onu da bilmiyorum. Tüm yazdıklarımı birleştirip kendimizle barışabiliriz belki de.
İnsanlar içine atar ya çoğu şeyi, kendi büyük patlamanıza en çok yaklaştığınız anlardır işte o attığınız anlar. Gülümsemeye çalıştığınız, hatta gülümsediğinize kendiniz de inandığınız zamanlar yani. Bir çelişki daha. Gülümsemek ve mutlu olmak sabırla oluyorsa ve mutsuzluğumuza sabretmemiz gerekiyorsa, neden sabırla içimizde tuttukça patlama anımıza daha çok yaklaşıyoruz ?
İnsan denen varlığı anlamak çok zor. Etrafınızdaki insanları tanımak, güvenmek... Sonra gözünüzü açtığınızda koca bir eli nah çekerken görmek. Sevdiğim insanları kaybedeceğimi hiççç düşünmezdim ben. Ölüm hep başkalarının başına gelir sanırdım. Annemle babam hep birlikte kalacak sanırdım. Ayrıldıktan sonra da babamla ilişkim iyi olacak sandım. Gerçek arkadaşlarım hep gerçek kalacak sandım. Bir insan için hem üzülmenin, hem o insanı özlemenin hem de nefret etmenin aynı anda olamayacağını düşünürdüm. Ben çok güçlüyüm sanırdım lan. En komiği de o.
Hayır aslında ben güçlüydüm. Benim gücümü tükettiler. Çok iyi niyetliydim, saftım, neden kötü davrandılar bilmiyorum. Asıl çelişkiyi burada yaşıyorum. Ben iyi niyetle gülümsemeye devam etsem, kazık yemeye devam ederim. İnsanın en savunmasız olduğu anlar gülümsediği anlardır çünkü. He ben şimdiki gibi soğuk ve mesafeli olmaya devam etsem, içine girdiğim kabuk o kadar kalınlaşacak ki sıkışıp kalacağım.
Şu an içimdeki her şeyi dökmek istiyorum buraya. Çok paylaşmak istiyorum ama paylaşamıyorum ki.