20 Eylül 2012 Perşembe

"Mutluluk ögrenilir."

      Silkindim, kendime geldim. Sanırım kabuğumdan çıktım. O kadar zordu ki o kabuktan çıkmak, aylardır içindeymişim, kendimi asıl doğrulara kapatmışım, ve ben içinde kalıp kendi yalanlarıma inandıkça o kabuk da sertleşmiş. Sonra gözyaşlarımla yumuşadı ve çatladı. 

     Yine tam psikoloğa gitsem mi diye düşündüğüm anlarda onun yerine anneme gitmenin çok daha akıllıca olduğuna karar verdim. Annem bütün psikologlardan, paxeralardan, prozaclardan daha mükemmel, daha yatıştırıcı, üstüne sevgi dolu. Her zamanki gibi tek bir konuşmayla hatta bu sefer tek bir cümlesiyle her şeyi çözdü. 

"Mutluluk öğrenilir."


      Ben hep sandım ki mutluluk sadece içten gelince doğru. Mutlu olmak için çoookk sebebim olduğu halde mutsuzdum. Çoğumuzda olur böyle bunalım zamanlar. O an mutluluk içten gelmiyor işte. Mutlu olmak da öğrenilirmiş meğer. Ve ben bir gecede mutlu oldum. Çünkü mutlu olmak için sebeplerim olduğunu hatırlamayı öğrendim. Ara ara gelen mutsuzlukların geçici olduğunu hatırlayıp mutlu olmaya devam etmeyi öğrendim. Gülümsemenin ve kafada oluşan mutsuzluk kavramına takılmadan mutlu olmanın insanı gerçekten mutlu etmeye yardımcı olduğunu, sadece psikolojik olan bu mutsuzluktan kurtulabileceğimi öğrendim. İç ses bazen hiç susmuyor. İnsana hiç olmadık şeyler söylüyor. Çok fazlaydı iç ses. Ben onunla yaşamayı onu dinlememeyi öğrendim. Annem sayesinde. Bana dedi ki : "İçinden geçen olumsuz düşünceleri dinlememeyi öğren. Düşün ki onların hepsi bir uçan balon, etrafımızda bir sürü var, arada biri kafana çarpabilir, sen o balonu tutacağına, bırak uçsun, balonun kafana çarpması senin suçun değil." O düşünceye tutunmadan hayatına, yapıyor olduğun şeye devam et. Bil ki olumsuz düşünceler ne zaman umursamazsan o zaman gider. Ama azcık bile umursarsan kafanda yer edinir ve büyür de büyür.

      İnsan ilişkileri hakkında her şeyi bildiğimi sandım. Liseye başlarken o kadar saftım, o kadar iyiydim ki yanımda küfür edilmesinden bile hoşlanmazdım. Herkese karşı çok iyiydim, fazla iyiydim, kibardım. Herkes benim farklı olduğumu söylerdi, lakabım "kontes" ti. Sonra babamla ilgili her şeyi öğrendim, annemle babam ayrıldı, kardeşim için de benim için de büyük travma oldu. Sonra bazı arkadaşlarım yüzünden hayal kırıklığına uğradım, aldatıldım, yalan söylendi...Beni kaba olmaya resmen zorladılar. Liseye başlarken Nora ve lise biterken Nora diye yan yana koyup binlerce farkı bulun. O zaman nasıl o kadar iyiymişim bilmiyorum ama, şimdi nasıl bu kadar kötüyüm onu hiç bilmiyorum. Duyarsız, hırçın, sinirli biri haline gelmişim meğer. Ama diyorum ya, çok şükür kabuğumdan çıktım.


      Şimdi tam da zamanı aslında. Eylül ayı, değişiklik ayı, yeni kararlar ayı. Muhteşem bir annem, mükemmel bir sevgilim, dost gibi bir kardeşim, inanılmaz iyi iki çocukluk arkadaşım var. Okulum, bölümüm tam istediğim yer. En yakın arkadaşım bir piyano. İşte benim mutluluk sebeplerim.
      Mutsuzluk sebeplerimi düşünelim, (çok özür dilerim baba ama) babam, bana zarar veren bazı insanlar, tembelliğim, bazen psikolojim. Mutluluk sebeplerimle mutsuzluk sebeplerimi etkisiz hale getirmem gerekiyor. Bu seneki kararım bu. Şu ana kadar verdiğim en zor karar. Ama sonucuna değecek.

15 yorum:

  1. senin adına sevindim :) anneler süper kahraman gibi değil mi :)

    YanıtlaSil
  2. Lise 1'deyken kızlar kavga ederken birbirlerine kaşar demişlerdi ve ben bunun ne anlama geldiğini çok sonradan öğrenmiştim :)) Saftık ve o saflığımızla mutluyduk, sonra hayatı görüp, mutluluğu kaybettik.:)

    Ve mutluluk sanırım safken içten gelen bir duygu, sonrasında annenin dediği gibi sadece öğreniyorsun nasıl mutlu olunabildiğini... Ama o aradaki bocalama dönemi fena, gerçekten çok fena.:(

    YanıtlaSil
  3. demek ayrılık vakti geldi haa

    mutsuz kızlar kulübünden ayrıldın haa

    darısı başıma :(

    YanıtlaSil
  4. dream aynen öyle tam süper kahraman :)

    melodram ne kadar güzel ifade etmişsin, o kadar yardımcı oldu ki söylediklerin :) bir yanım hala öğrenme boyutuna ne ara geçtiğimizi idrak edememişti ama şu an daha iyi anlıyorum söylediklerinden sonra. Ben de lise 1 de birbirine yazma olayını anlayamamıştım biliyor musun ! ne yazması ya kim ne yazmış demiştim :D

    YanıtlaSil
  5. Kibritçi Kız belki de senin de ayrılma vaktin gelmiştir :)

    YanıtlaSil
  6. bunların farkına vardıysan artık hiçte zor değil.Bu sene bende mutluluk sebeplerim ve mutzuzluk sebeplerimin ayrımını yaptım.Beni mutsuz edenlerdn tamamen uzağım.ve şuan mutluym.bazı mutsuzluklarımızı kenara iteleyemioruz ama bunun için en doğru söz mutluluklarınla mutsuzluklarını götürmek.seni tanımıyorum ama bunu başaracağına nedense gönülden inanıyorum:)

    YanıtlaSil
  7. Annenin cümlesi bana bile çok iyi geldi. "İçinden geçen olumsuz düşünceleri dinlememeyi öğren. Düşün ki onların hepsi bir uçan balon, etrafımızda bir sürü var, arada biri kafana çarpabilir, sen o balonu tutacağına, bırak uçsun, balonun kafana çarpması senin suçun değil." O kadar haklı ve doğru ki sadece bunu düşünüp uygulamak lazım. Hem senin saydığın bir sürü sebebin de varken o uçan balonları bırak gitsin :)

    YanıtlaSil
  8. güLL inşallah başarabilirim çok teşekkür ederim :)

    Miss Eliane di mi ama :)) ben de elimden geldiğince uyguluyorum. Gerçekten çok iyi geliyor

    YanıtlaSil
  9. blogtaki dostlarını da unutmamalısınız. Onlar da bir nevi senin dostundur.

    YanıtlaSil
  10. profösör kesinlike öyle, çok haklısınız :)

    YanıtlaSil
  11. heeey ne güzel işte.
    mutluluk nedenlerin daha çok ve somut.
    mutsuzluk nedenlerin bi tanesi dışında somut şeler diil.
    eylül evet yenilenme ayı.
    çok sevindim ki bu yazına.
    yaşamak ne güzel ki.
    :)

    YanıtlaSil
  12. deeptone çok çok teşekkür ederim pozitif enerjin içinn :)))

    YanıtlaSil
  13. ne güzel söylemiş annen..hele o balonlu söz..sanırım bunu bende yapacağım..yapmalıyım..

    YanıtlaSil
  14. Teşekkür ederim yemek bloguma geldiğin için aslında ben kiraz çiçeği ninjadayım bakmak istersen gelebilirsin iyi akşamlar :)

    YanıtlaSil
  15. Gülnihâl-Ayrı değil birleşik evet çok işime yaradı benm de. Mükemmel bir kadındır gerçekten :)

    O blogunu nasıl kaçırdım ki, yemek blogları o kadar dikkatimi çekiyor ki gözüm dönmüş olabilir :D

    YanıtlaSil

Olumlu, olumsuz tüm fikirlerine açığım. Yazdığım hiçbir şeyde kötü niyetli olmadığımı unutma :)