23 Mayıs 2013 Perşembe
Lütfen Bloglovin'den İzlemeye Alın
Biliyorsunuz Google Reader bir süre sonra kullanılmayacak. Yazılarımın size ulaşabilmesi için lütfen Bloglovin'den izlemeye alın : http://www.bloglovin.com/blog/5441001
22 Nisan 2013 Pazartesi
Kemalist - Islamcı Ayrımı Tehlikesi
Ne ara bu hale geldik biz ? Ne zaman tüm haklarımızı ve özgürlüklerimizi kullanmamızı borçlu olduğumuz liderimiz Atatürk'ü dinsiz ilan ettik ? 60'lı yıllarda ve 80'li yıllarda sağcılar ve solcular vardı. Belki o zamanlar çok kötü bir ayrım gibi görünüyordu ama şimdiki durumdan çok daha iyi olduğu kesin. Şu an ayrım Kemalistlik ve islamcılık ayrımı. Kelimeleri incelersek gerçekten şaşkınlık verici bir durumla karşılaşıyoruz. İslamcılık nedir ? İslam bir dindir evet, heralde İslamcılar da o dinin mensupları olsa gerek. Ben de müslümanım ama hiç kendimi o gruba ait hissetmiyorum. Çünkü ben hiçbir zaman onlar kadar muhafazakar olamam. Bence din Allah ile kul arasında kalması gereken bir kavram. Asla İslamcılar tarafında olmayacak olmamın bir sebebi de karşılarına Kemalistleri almış olmaları. Kemalistleri nasıl tanımlarız peki ? Mustafa Kemal Atatürk'ün izinden gidenler uygun mu bilmiyorum. Öyleyse benim de Kemalist olmam gerekir. Ama sonra bakıyorum o gruba da dahil olamam ben. Çünkü o grup da gerçekten inançlı insanlara inanılmaz derecede cephe almış durumdalar. İyi ama neden kendilerine Kemalist diyorlar ? Ben Atatürk'ün izinden gidiyorum ama Atatürk de ben de dine karşı değiliz ki. Kemalistlere de dahil olamam çünkü onlar da Atatürk'ün adını böyle bir ayrımda kullandıkları için Atatürk'ü dinsiz olarak gösteriyorlar.
Okullarda kıyafet serbestisi geliyor biliyorsunuz. Bazı okullarda uygulanmaya başlandı bile. İşte bu uygulanmaya başlayan sistem bir ilkokulda çok ilginç bir durum ortaya çıkardı. Bir kez daha ülkemden ve insanımdan utandım. Kendi liderlerinden de İslamdan da soğuyan zavallı ülkem. Kıyafet serbestisinin uygulanmaya başladığı ilkokulda küçücük çocuklar okula türbanla gelmeye başlamışlar. Sizce o yaşta buna kendileri mi karar veriyorlar ? Bu sistemin birinci kötü sonucu burada ortaya çıkıyor. Ailelerin küçük yaştaki kızlara istemeseler de türban takmalarının önü açılıyor. Bu türbanlı kızlara karşılık olarak bazı küçük çocuklarda okula gelirken Atatürk rozeti takmaya başlıyorlar. Garipliğe bakar mısınız ? Daha o yaştan böyle bir ayrımın içine giriyorlar ve kafalarına Atatürk ve dinin tamamen zıt olduğu işleniyor. Bu durumun daha ilginç yönü de sonradan ortaya çıkıyor ve türbana izin verilen bu okulda rozet takan öğrenciler uyarılıyor ve velileri okula çağırılıyor. Sonra veliler ve öğretmenler arasında, sonra da veliler ve diğer veliler arasında anlaşmazlıklar çıkıyor. Bu arada öğrenci için kıyafet serbestisini fırsat bilen öğretmenler de okulun içinde türban takmaya başlıyorlar. Sözde Kemalist veliler buna tepki gösteriyor, ve diğer öğretmenler de daha rahat giyinmeye başlıyor. Sonra da diz üstü etek giyen öğretmenlere uyarı geliyor. Daha ne kadar saçma bir durum olabilir ? Bir ülkede daha ne kadar saçmalık yaşanabilir, bir millet daha ne kadar gerizekalı olabilir ?
Ben kendi ismimle sahip olduğum twitter hesabında bu durumla ilgili birkaç tweet atmıştım. İlkokul çağındaki çocuklara türban takmanın önünün açılmasının tehlikeli bir durum oluşturduğunu savunmuştum. Peki benim tweetlerimden sonra takibi bırakan arkadaşıma ne demeli ? Kendisi neyi savunuyor anlamadım ki ! Bir ülkede din iktidar tarafından bu kadar kullanılırsa, insanlar bu kadar yanıltılırsa işte böyle olur. Kendi içimizdeki ayrılmalar bile bu ülkeyi çatırdatmaya yeter. Dış güçlere ya da sıcak savaşa ne gerek var ? Bizim kendi içimizdeki savaş devam ettikten sonra hiçbir zaman güvende olmayacağız.
Okullarda kıyafet serbestisi geliyor biliyorsunuz. Bazı okullarda uygulanmaya başlandı bile. İşte bu uygulanmaya başlayan sistem bir ilkokulda çok ilginç bir durum ortaya çıkardı. Bir kez daha ülkemden ve insanımdan utandım. Kendi liderlerinden de İslamdan da soğuyan zavallı ülkem. Kıyafet serbestisinin uygulanmaya başladığı ilkokulda küçücük çocuklar okula türbanla gelmeye başlamışlar. Sizce o yaşta buna kendileri mi karar veriyorlar ? Bu sistemin birinci kötü sonucu burada ortaya çıkıyor. Ailelerin küçük yaştaki kızlara istemeseler de türban takmalarının önü açılıyor. Bu türbanlı kızlara karşılık olarak bazı küçük çocuklarda okula gelirken Atatürk rozeti takmaya başlıyorlar. Garipliğe bakar mısınız ? Daha o yaştan böyle bir ayrımın içine giriyorlar ve kafalarına Atatürk ve dinin tamamen zıt olduğu işleniyor. Bu durumun daha ilginç yönü de sonradan ortaya çıkıyor ve türbana izin verilen bu okulda rozet takan öğrenciler uyarılıyor ve velileri okula çağırılıyor. Sonra veliler ve öğretmenler arasında, sonra da veliler ve diğer veliler arasında anlaşmazlıklar çıkıyor. Bu arada öğrenci için kıyafet serbestisini fırsat bilen öğretmenler de okulun içinde türban takmaya başlıyorlar. Sözde Kemalist veliler buna tepki gösteriyor, ve diğer öğretmenler de daha rahat giyinmeye başlıyor. Sonra da diz üstü etek giyen öğretmenlere uyarı geliyor. Daha ne kadar saçma bir durum olabilir ? Bir ülkede daha ne kadar saçmalık yaşanabilir, bir millet daha ne kadar gerizekalı olabilir ?
Ben kendi ismimle sahip olduğum twitter hesabında bu durumla ilgili birkaç tweet atmıştım. İlkokul çağındaki çocuklara türban takmanın önünün açılmasının tehlikeli bir durum oluşturduğunu savunmuştum. Peki benim tweetlerimden sonra takibi bırakan arkadaşıma ne demeli ? Kendisi neyi savunuyor anlamadım ki ! Bir ülkede din iktidar tarafından bu kadar kullanılırsa, insanlar bu kadar yanıltılırsa işte böyle olur. Kendi içimizdeki ayrılmalar bile bu ülkeyi çatırdatmaya yeter. Dış güçlere ya da sıcak savaşa ne gerek var ? Bizim kendi içimizdeki savaş devam ettikten sonra hiçbir zaman güvende olmayacağız.
13 Mart 2013 Çarşamba
Devlet Denen Varlık Bu Kadar Çaresiz Olmamalıdır.
Devletin görevi bu iki insan arasındaki farkı en aza indirmektir. Devlet belki parası az olan kişiye ek ödeme yapamaz ama sunduğu imkanlarla harcadığı miktarı en aza indirir. Örneğin hastaneler çok güzeldir, çok temizdir, yeterlidir, parası az olan kişi özel hastane yerine devlet hastanesini tercih eder, ücretsiz yararlanır, ilaçlarını çok uygun fiyata alabilir. Okullar temizdir, eğitimi yeterlidir, çocuğunu özel okul yerine para ödemeden devlet okuluna gönderir ve o çocuk iyi yerlere gelir. Üniversiteyi kazandığında masraflar az paralı vatandaşımızın boyunu aşmaz, çocuğu mezun olup iş sahibi olur. Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir.
Öyle bir durum var ki, eşitsizliğin de adaletsizliğin de son noktası. Az paralı işçi, çok paralı patronu tarafından işten çıkarılıyor. Ya da parasını alamadığı için kendisi işten çıkmak zorunda kalıyor. Kim bilir kaç aylık maaşı içerde kalmış. Sonra ne oluyor ? O işçiye asla ama asla o parası zor kullanma olmadıkça ödenmiyor. Ama işçi zaten güçsüz, zor kullanamıyor. Belki hukuk benim yanımda olur diyor, belki paramı o şekilde alabilirim. Peki işçi dava açsın, ne de olsa verilmiş bir emek, karşılığında verilmesi gereken bir ücret var. Önce bir dava dilekçesi yazıyor, sonra adliyeye gidiyor. İşçiyi vezneye yönlendiriyorlar. Dava harcı ödeyecek. Ne kadar dersiniz ? Alacağına göre değişiyor ve işçinin alacağı, mağduriyeti ne kadar fazlaysa, dava harcı da o kadar fazla oluyor. 1000 tl nin üzerinde olduğu bile oluyor. İşçi birkaç aylık maaşının derdine düşmüşken, elinde avucunda bir şey kalmamışken ondan bir aylık, belki iki aylık maaşı kadar para istiyor devlet. Neden peki ? O vatandaşımızın vereceği iki aylık maaşa muhtaç olacak kadar çaresiz ve muhtaç mı devlet denen organ ?
Dış borçlarımız silinmiş, yok enflasyon azalmış, yok diğer devletler çok kötü durumdaymış, bizden borç almışlar bilmem ne. Sen daha kendi vatandaşının mağduriyetini gideremiyorken, diğer devletlere milyar dolarlar versen ne yazar ? Devlet halkı için vardır. Halkının iyiliği için vardır, diğer devletlere yardım etmek için değil. Çünkü amacı sadece oysa devleti bağımsız bir tüzel kişi ilan edelim, kendi kendine takılsın. Ama devlet bağımsız bir tüzel kişi değil arkadaşlar, devlet mensup olduğu halk tarafından hayat verilmiş bir tüzel kişidir, asla bağımsız değildir, olamaz.
21 Ocak 2013 Pazartesi
Okunması Gereken Bir Yazı
Ken Booker'dan mükemmel, herkesin okuması gereken bir yazı : Memleket Nere ?
Okuyun, okutun.
http://kenbooker.blogspot.com/2013/01/memleket-nere.html
Okuyun, okutun.
http://kenbooker.blogspot.com/2013/01/memleket-nere.html
24 Aralık 2012 Pazartesi
Hastayıımmm

Aslında kadınlar hastalığa erkeklerden çok daha fazla dayanıklıdır değil mi hanımlarr :)) Hepimizin bildiği gibi erkekler grip bile olsalar yataklara düşebilirler, birden bire çocukluklarına dönerler, ilgi beklerler. :) Ben konuştum konuştum, al sana hastalık gibi bir cevap aldım. Jay Jay konseri çıkışında vestiyerden montlarımızı almayı beklerken bir güzel soğuk yedim. Ama yine de yataklara düşmedim o ayrı. Ama nedense bunalıma girdim. Ben depresyona girmekten çok korkuyorum çünkü zaten yeterince depresifim normalde. Ama buradan sevgilime kucak dolusu aşk gönderiyorum. :) Nasıl tahammül ediyorsun o hallerime bilmiyorum bebeğim ama bir daha sana trip atarsam bulaşık yıkadıktan sonra lavabonun dibinde kalan artık olayım. Başımın tacısın erkekim. :)
Sınavlarıma üç hafta kalmasına rağmen şimdiden başladım notları okumaya. He aslında normal bir şey ama ben son ana bırakanlardanım. :) Medeni Usul diye bir illet var kiiii ! Yıllardır inat edip gitmediğim yaz okuluna gönderecek beni bu gidişle. Ben deyim matematik, siz deyin fizik, bütün iğrenç dersleri ve sınavları birleştirin, öyle bir ders yani. Nasıl cenabet bir dersse bırak sınavlarından geçmeyi çalışmak için başına oturamıyorum bile. Zaten bunalıma girdim salya sümük ağlamaktan bir hal oldum bir de sınav dönemi geliyor. :( Neden hep böyle dandik zamanlarda dandik şeyler bir araya gelir ki ?
Bir cesaret ana haber bültenlerine bakmaya başladım. Çünkü biliyorsunuz ki her gün yeni bir kötü haber alıyoruz. Ama ilk defa bu kadar güldüm. Aslında gülünecek pek bir şey yok olayda ama trajikomik. Saf bir amcamız bacayı temizlemek istemiş, ama bacayı benzinle temizlemek istemiş. Baca alev almış, yangın çıkmış. İtfaiye de 45 dk gecikince yanındaki iki eve de sıçramış. Bir adam da bağırıyor " İşte suçlu arıyorsanız oradaa ! Bir değil iki değill, bacayı benzinle temizliyorr !" Yani gülmeyip ne yaparsınız ?
Bu arada normal boy Nutella kavanozunun fiyatı 8.5 lira olmuş. Bir Nutella keyfimiz vardı lan !
22 Aralık 2012 Cumartesi
Jay Jay Johanson Konseri ve Hukuk Fakültesi Sınav Sorusu
Dün gece Jay Jay Johanson konserindeydik. Gerçekten muhteşemdiii ! Konser Bronx'taydı, ilk defa gittik oraya. İstiklal Caddesi'nde Terkos pasajı var ya hani çok çok ucuza süper parçalar bulabildiğiniz yer. İşte orası gece muhteşem bir eğlence mekanına dönüşüyor. Nasıl oluyor henüz anlayabilmiş değilim. :) Kapı gece 10 da açıldı ama konser 11.30 da başlayacaktı. Tam zamanında gidip kendimize bir masa bulduk. Çünkü hemen doldu masalar. Ama oturacak yer yoktu gece saat 2 de konser bitene kadar ayaktaydık. Ben ve bir arkadaşım daha topuklu giymiştik biraz ayaklarım ağrıdı gecenin sonunda. :) Dj gerçekten muhteşemdi. Jay Jay gelmeden önce o kadar iyi müzikler çaldı ki, konser olmasa bile her gece gidebilirdim oraya. Massive Attack ile başladı, Björk, İamx ve birçoklarıyla devam etti, tekrar Massive Attack ile sonlandırdı ve Jay Jay çıktı. Sadece son albümünden söyleyecek sandık ama en muhteşem parçalarını söyledi. Yeni albümünden de söyledi, ve yeni yaptığı bir şarkıyı ilk defa bize söyledi. Far Away, She Doesn't Live Here Anymore, She is Mine But I'm Not Hers, So Tell the Girls That I am Back In Town... gibi süper şarkılar dinledik. Gerçekten çok çok tatlı, çok kibar ve mütevazi bir insan. O kadar çok gülümsedi, o kadar çok teşekkür etti ki her alkış için. Piyanisti de mükemmeldi. Çok çok iyi çaldı ve hiç hata yapmadı, inanılmazdı. Piyano çalan biri olarak hayran kaldım. Jay Jay o kadar temiz söyledi ki şarkıları, youtube dan aynısını dinleyebilirsiniz öyle temiz söyledi. :) Sevgilimle rahatsız olduğumuz tek şey önümüzdeki çiftti. Tam önümüzdeydiler ve konser boyunca öpüştüler, seviştiler resmen. Abartmıyorum, bütün konser boyunca. Benim de sevgilim yanımdaydı ama biz oraya Jay Jay'i dinlemeye gittik. Onlar yiyişmeye gelmiş, saygısızlıktan başka bir şey değil.
Bu sabah da Ezgilerde hep birlikte kahvaltı yaptık, sohbet ettik. Ne konuda derdimiz varsa anlattık, dertleştik. Akşam sevgiliyle ders çalıştık Skype 'da. En başta sevgilimin gönderdiği linkle şok oldum. Bunu okumanız lazım : http://beta.eksisozluk.com/azgine-ve-safsalake-arasindaki-lezbiyen-iliski--3655393?p=1 Aslında bir hukuk öğrencisi olarak her türlü soruya ve soruna hazırlıklı olmamız gerektiğini düşünüyorum ama bu sefer hoca biraz abartmış ve eşcinselleri aşağılamaya kadar vardırmış olayı. İsimlere dikkat lütfen. Safsalake ve Azgine. Gülmemek için kendimi tuttum çünkü çok ciddi bir şey aslında. :) Şoku atlattıktan sonra derse devam ettik. Sonra piyano çalıştım. Chopin Nocturne op 9 no 2 yi bitirmeme bir sayfa kaldı. Belki kameraya kaydedip yayınlarım bitirince :)
Bu sabah da Ezgilerde hep birlikte kahvaltı yaptık, sohbet ettik. Ne konuda derdimiz varsa anlattık, dertleştik. Akşam sevgiliyle ders çalıştık Skype 'da. En başta sevgilimin gönderdiği linkle şok oldum. Bunu okumanız lazım : http://beta.eksisozluk.com/azgine-ve-safsalake-arasindaki-lezbiyen-iliski--3655393?p=1 Aslında bir hukuk öğrencisi olarak her türlü soruya ve soruna hazırlıklı olmamız gerektiğini düşünüyorum ama bu sefer hoca biraz abartmış ve eşcinselleri aşağılamaya kadar vardırmış olayı. İsimlere dikkat lütfen. Safsalake ve Azgine. Gülmemek için kendimi tuttum çünkü çok ciddi bir şey aslında. :) Şoku atlattıktan sonra derse devam ettik. Sonra piyano çalıştım. Chopin Nocturne op 9 no 2 yi bitirmeme bir sayfa kaldı. Belki kameraya kaydedip yayınlarım bitirince :)
21 Aralık 2012 Cuma
Blog Anketi
21 Aralık'ta herhangi bir şey olacağına zaten bir saniye bile inanmadım kıyamet falan açısından ama küçük de olsa bir değişiklik olmaması 22 Aralık'ta korkacağım tek şeydi. :)) Benim için 21 Aralık demek Jay Jay Johanson konseri demek. Sevgilim, kardeşim ve en yakın arkadaşlarımla konsere gidiyoruz. Ve Şirince'ye selamlar gönderiyoruz. :D
***
Sevgili blog arkadaşım Ezgi'nin hocası bloglar konusunda bir anket hazırlamış, bir araştırma yapmak istemiş. O da benden rica etti. Ben ankete katıldım, 5 dakikanızı alır. İsim ya da herhangi bir bilgi vermenize de gerek yok. İşte linki de bu http://www.jetanket.com/s/bloganket
***
Sınavlarım iyi geçti sanmıştım, ama düşük notlarım var maalesef. Yaz okulu ile birlikte bütünleme de geldi diye düşük notlar vermeye başladılar. Çok da umurumda sanki.
***
Sevgilimin doğum gününü önce baş başa, sonra da bizim evde en yakın arkadaşlarımızla kutladık. Çook eğlendik gerçekten. :) Deri cüzdan ve kemer takımı aldım, uçurmamız için dilek fenerleri aldım. Çok beğendi hepsini :)
***
Okuldaki kızlarla aramı düzelttim. Hatta geçen rakı balık yaptık. İtiraf oyunu oynadık. İçtik de içtik süperdi :)
***
Sevgili blog arkadaşım Ezgi'nin hocası bloglar konusunda bir anket hazırlamış, bir araştırma yapmak istemiş. O da benden rica etti. Ben ankete katıldım, 5 dakikanızı alır. İsim ya da herhangi bir bilgi vermenize de gerek yok. İşte linki de bu http://www.jetanket.com/s/bloganket
***
Sınavlarım iyi geçti sanmıştım, ama düşük notlarım var maalesef. Yaz okulu ile birlikte bütünleme de geldi diye düşük notlar vermeye başladılar. Çok da umurumda sanki.
***
Sevgilimin doğum gününü önce baş başa, sonra da bizim evde en yakın arkadaşlarımızla kutladık. Çook eğlendik gerçekten. :) Deri cüzdan ve kemer takımı aldım, uçurmamız için dilek fenerleri aldım. Çok beğendi hepsini :)
***
Okuldaki kızlarla aramı düzelttim. Hatta geçen rakı balık yaptık. İtiraf oyunu oynadık. İçtik de içtik süperdi :)
23 Kasım 2012 Cuma
Ders, Ders, Ders, Ders...
Sonunda bitti. Ama beni de bitirdi bu vize dönemi. Artık sinir krizi geçirip bağıra bağıra ağlamaya başlayınca annem durumun vahametini anladı. Sakin olmamı, 4 senede bitirmek zorunda olmadığımı falan söyledi. Ama ben bunu zaten biliyorum benim derdim hiçbir zaman okulu 4 senede bitirmek olmadı ki. 4 senede bitirsem bile bir sene yatıp dinlenirim zaten. Neyse. Sonuç olarak geberdim.
Kızlar, yurtta ders çalışmak ne kadar zorsa emin olun evde de öyle. En azından oradakilere bağırıp çağırabilirsiniz. Ama evde ses olunca insan bir yandan da duygusal moda giriyor. Neden beni hiç düşünmüyorlar ? Onların zor zamanında ben böyle mi yapıyorum ? Lan o kadar zırladık kardeş gelmedi yanıma bir abla ne oldu neyin var sakin demedi. Falan fıstık.
Dün sevgilime doğum günü hediyesini aldım. Yine güzel bir sürprizli hediye oldu :D. Her doğum gününde çıtayı biraz daha yukarı çekiyorum. Daha ne yapabilirim derken yine buldum bir süper şey lanet olsun. İnşallah o da beğenir. Beğenecek tabii o kadar uğraştım. Neyse sonra ne olduğunu söylerim çünkü okuyup öğrenmesini istemiyorum. Sevgiliye alınabilecek hediyeler konusunda bir kitap yazabilirim. Hatta öyle bir yazı da yazayım da google dan hediye arayanlar nasiplensin la. Ya da yazmasam mı kendileri düşünüp bulsunlar banane beyin bedava sonuçta. Baya hediye oldu şimdi düşününce. Biz 2009 ocak ayında çıkmaya başladık. Yani 2008 de kasım ayındaki doğum gününü kaçırdık. Yanında olabildiğim 3. doğum günü aşkımın. Bu arada 4 sevgililer günü, 3 yıldönümü geçirdik. 4. yılımız da 2013 25 ocak. Yani doğum günümden 3 gün önce. Genelde doğum günümle birlikte kutluyorduk ama onla birlikte olmak demek benim için yeniden doğmak yani yeni bir doğum günü demekti o yüzden artık ayrı ayrı kutlamalıyız buna karar verdim. :) Yani kasım dan şubata kadar her kış üç hediye demek bu. Usta oldum artık . :D
Sınav dönemi ev de odam da çok dağıldı. Annem de elinden geleni yapıyor ama akşama kadar çalışıyor kadın, kardeşimle benim dağınıklığımı toplamak için ev dağınıklığını toplama diye ayrı bir dalda eğitim görmeniz gerekiyor. O dağınıklığı sadece ben toplayabilirim. Hatta bu sefer ben bile nereden başlayacağımı bilmiyorum. Hep filmlerdeki gibi bir "O" an olsun istedim. İşte o andan sonra hep titiz davrandım, işte o andan sonra çok çalıştım ve şimdi buradayım gibi. Dur bakalım benim "O" anım ne zaman. Aslında sevgilimle yaşadığım o anlar çoktur ama, kimsenin desteği olmadan kendi kendime o anım yok sanırım. Olsa mesela o andan sonra odam hep düzgün olsa falan :)
P.S : Bu arada mim yapma özürlüyüm, kabul ediyorum, affedin a dostlar.
Kızlar, yurtta ders çalışmak ne kadar zorsa emin olun evde de öyle. En azından oradakilere bağırıp çağırabilirsiniz. Ama evde ses olunca insan bir yandan da duygusal moda giriyor. Neden beni hiç düşünmüyorlar ? Onların zor zamanında ben böyle mi yapıyorum ? Lan o kadar zırladık kardeş gelmedi yanıma bir abla ne oldu neyin var sakin demedi. Falan fıstık.
Dün sevgilime doğum günü hediyesini aldım. Yine güzel bir sürprizli hediye oldu :D. Her doğum gününde çıtayı biraz daha yukarı çekiyorum. Daha ne yapabilirim derken yine buldum bir süper şey lanet olsun. İnşallah o da beğenir. Beğenecek tabii o kadar uğraştım. Neyse sonra ne olduğunu söylerim çünkü okuyup öğrenmesini istemiyorum. Sevgiliye alınabilecek hediyeler konusunda bir kitap yazabilirim. Hatta öyle bir yazı da yazayım da google dan hediye arayanlar nasiplensin la. Ya da yazmasam mı kendileri düşünüp bulsunlar banane beyin bedava sonuçta. Baya hediye oldu şimdi düşününce. Biz 2009 ocak ayında çıkmaya başladık. Yani 2008 de kasım ayındaki doğum gününü kaçırdık. Yanında olabildiğim 3. doğum günü aşkımın. Bu arada 4 sevgililer günü, 3 yıldönümü geçirdik. 4. yılımız da 2013 25 ocak. Yani doğum günümden 3 gün önce. Genelde doğum günümle birlikte kutluyorduk ama onla birlikte olmak demek benim için yeniden doğmak yani yeni bir doğum günü demekti o yüzden artık ayrı ayrı kutlamalıyız buna karar verdim. :) Yani kasım dan şubata kadar her kış üç hediye demek bu. Usta oldum artık . :D
Sınav dönemi ev de odam da çok dağıldı. Annem de elinden geleni yapıyor ama akşama kadar çalışıyor kadın, kardeşimle benim dağınıklığımı toplamak için ev dağınıklığını toplama diye ayrı bir dalda eğitim görmeniz gerekiyor. O dağınıklığı sadece ben toplayabilirim. Hatta bu sefer ben bile nereden başlayacağımı bilmiyorum. Hep filmlerdeki gibi bir "O" an olsun istedim. İşte o andan sonra hep titiz davrandım, işte o andan sonra çok çalıştım ve şimdi buradayım gibi. Dur bakalım benim "O" anım ne zaman. Aslında sevgilimle yaşadığım o anlar çoktur ama, kimsenin desteği olmadan kendi kendime o anım yok sanırım. Olsa mesela o andan sonra odam hep düzgün olsa falan :)
P.S : Bu arada mim yapma özürlüyüm, kabul ediyorum, affedin a dostlar.
12 Kasım 2012 Pazartesi
Beyinsizsiniz. Okuyun Da Cevap Verin Lan.
Vatandaşlık dersimize hoşgeldiniz. Bugünkü konumuz açlık grevi yapan piçler ve destekleyen henüz bir sıfat bulamadığım ve amaçlarını gerçekten merak ettiğim Türk vatandaşları. Yıllardır devam eden bir iç savaş var hepimizin bildiği gibi. Pkk yüzünden binlerce askerimiz şehit oldu. Bu terör örgütünün başında da Abdullah Öcalan var. Terör örgütü Kürtlerden oluşuyor olabilir ama bu bütün Kürtlerin düşman olduğu anlamına gelmiyor. Türk halkının önce bunu öğrenmesi gerekiyor.
İkinci olarak öğrenilmesi gereken şu: Her dil seçmeli olarak öğretilebilir. Hele ki Türkiye'de bu kadar Kürt vatandaş varken tabi ki Kürtçe'nin de öğretilmesi gerekir. Ama atlamamanız gereken bir nokta var ki bu nokta çok ama çok önemli. Anayasada eğitimin dili Türkçe olarak öngörülmüş ve asla eğitim başka bir dilde verilemez. Bunun Kürtlere saygısızlıkla bir alakası yok. Bizim ülkemizde bir sürü ulustan insan var. Hepsi için ayrı bir dilde eğitim verilecek değil ya.
Üç. Anadilde savunma herkesin hakkıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde bu zaten öngörülmüştür ve Türkiye de o sözleşmenin taraf devletlerindendir. Eğer kişi anadilinde savunma yapmak istiyorsa mahkemede anadilinde konuşur, ülkenin de o kişiye bir tercüman atama zorunluluğu vardır. Yeminli tercüman olacak ve o kişiye yardımcı olacak. Ama kesinlikle ve kesinlikle hiçbir ülke, yargı makamının sujelerinin, anadilinden başka bir dilde yargılama yapmasına müsaade etmez, edemez. Türk hakimi, Türk savcısı, Türk mahkemelerinde Kürtçe yargılama yapamaz. Her şeyin bir sınırı var.
Dört. Tecrit cezası idam cezasına alternatif olarak getirilmiştir. Normalde terör örgütü başı olma; bebek, çocuk demeden acımasızca öldürme, ülkeye karşı insanları savaş için yetiştirme ve ülke vatandaşlarıyla ve askerleriyle savaşma, ve ülkenin bazı yerlerinde bombalı saldırılarda bulunma terör örgütü fiileridir ve bu devlete karşı suçlardandır. Cezası idamdı ama kaldırıldı ve tecrit alternatif olarak getirildi. Tek başına ve çok küçük bir alanda ölene dek kalması gerekiyor Abdullah Öcalan köpeğinin. Normalde Amerika'nın El Kaide'yi yok ettiği,öldürdüğü gibi bizim de pkkyı, onu öldürmemiz lazımdı ama biz o kadar akıllı bir hükümete sahip olamadık. Yakalayamadık. Yakaladılar ve bize öldürmeme şartıyla teslim ettiler.
Eğitim ve savunma hakkının sizce tecrit cezasıyla aynı platfromda savunulması nasıl mümkün olabilir ? Bu insanlar her yere bomba koyuyor, askerlerimize, ülkemize saldırıyorlar. Ve bu insanlar o köpekten emir alıyorlar. O köpek elinde olsa hepimizi gebertmeyi seçer. Gencecik çocukları öldürdü. O köpeğin soyundan gelenler tecrit cezasının kaldırılmasını istedi. Ağzına sıçıyım neden kaldırılsın o insanlar boşuna mı şehit oldu !!! O herif bizim düşmanımız lan ! Hani pkklılar bunun için grev yapsınlar anlarım da Türk vatandaşları neden destekliyor amına koyaym lan ! Salak mısınız lan beyniniz nerde !!! Beni en çok korkutan ne biliyor musunuz ? Aydın geçinen sanatçılar da destekliyor. Onca insanın ölümüne sebep olan, bebekleri bile acımasızca öldüren adamın tecrit cezası kaldırılsın diyorlar. Neden anasını satıyım ? Var mı okuyan ve savunan biri ? Bana açıklayın ya !
Beyinsizsiniz.
İkinci olarak öğrenilmesi gereken şu: Her dil seçmeli olarak öğretilebilir. Hele ki Türkiye'de bu kadar Kürt vatandaş varken tabi ki Kürtçe'nin de öğretilmesi gerekir. Ama atlamamanız gereken bir nokta var ki bu nokta çok ama çok önemli. Anayasada eğitimin dili Türkçe olarak öngörülmüş ve asla eğitim başka bir dilde verilemez. Bunun Kürtlere saygısızlıkla bir alakası yok. Bizim ülkemizde bir sürü ulustan insan var. Hepsi için ayrı bir dilde eğitim verilecek değil ya.
Üç. Anadilde savunma herkesin hakkıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde bu zaten öngörülmüştür ve Türkiye de o sözleşmenin taraf devletlerindendir. Eğer kişi anadilinde savunma yapmak istiyorsa mahkemede anadilinde konuşur, ülkenin de o kişiye bir tercüman atama zorunluluğu vardır. Yeminli tercüman olacak ve o kişiye yardımcı olacak. Ama kesinlikle ve kesinlikle hiçbir ülke, yargı makamının sujelerinin, anadilinden başka bir dilde yargılama yapmasına müsaade etmez, edemez. Türk hakimi, Türk savcısı, Türk mahkemelerinde Kürtçe yargılama yapamaz. Her şeyin bir sınırı var.
Dört. Tecrit cezası idam cezasına alternatif olarak getirilmiştir. Normalde terör örgütü başı olma; bebek, çocuk demeden acımasızca öldürme, ülkeye karşı insanları savaş için yetiştirme ve ülke vatandaşlarıyla ve askerleriyle savaşma, ve ülkenin bazı yerlerinde bombalı saldırılarda bulunma terör örgütü fiileridir ve bu devlete karşı suçlardandır. Cezası idamdı ama kaldırıldı ve tecrit alternatif olarak getirildi. Tek başına ve çok küçük bir alanda ölene dek kalması gerekiyor Abdullah Öcalan köpeğinin. Normalde Amerika'nın El Kaide'yi yok ettiği,öldürdüğü gibi bizim de pkkyı, onu öldürmemiz lazımdı ama biz o kadar akıllı bir hükümete sahip olamadık. Yakalayamadık. Yakaladılar ve bize öldürmeme şartıyla teslim ettiler.
Eğitim ve savunma hakkının sizce tecrit cezasıyla aynı platfromda savunulması nasıl mümkün olabilir ? Bu insanlar her yere bomba koyuyor, askerlerimize, ülkemize saldırıyorlar. Ve bu insanlar o köpekten emir alıyorlar. O köpek elinde olsa hepimizi gebertmeyi seçer. Gencecik çocukları öldürdü. O köpeğin soyundan gelenler tecrit cezasının kaldırılmasını istedi. Ağzına sıçıyım neden kaldırılsın o insanlar boşuna mı şehit oldu !!! O herif bizim düşmanımız lan ! Hani pkklılar bunun için grev yapsınlar anlarım da Türk vatandaşları neden destekliyor amına koyaym lan ! Salak mısınız lan beyniniz nerde !!! Beni en çok korkutan ne biliyor musunuz ? Aydın geçinen sanatçılar da destekliyor. Onca insanın ölümüne sebep olan, bebekleri bile acımasızca öldüren adamın tecrit cezası kaldırılsın diyorlar. Neden anasını satıyım ? Var mı okuyan ve savunan biri ? Bana açıklayın ya !
Beyinsizsiniz.
11 Kasım 2012 Pazar
Mustafa Kemal Atatürk Icin
Sevgili arkadaşlarım; bu sabah kendi ülkemizde, kendi topraklarımızda, kimsenin sömürgesi altında olmayan Türkiye Cumhuriyeti'nde özgür bir Türk vatandaşı olarak uyanıyorsak, bu büyük liderimiz Mustafa Kemal Atatürk sayesindedir. Ne şanslıyız ki dünyada gelmiş geçmiş en büyük lider bizimdir ve bununla gurur duyabiliriz. Biz de onun bize emanet ettiklerini koruyarak, onun ilkelerini yol göstericimiz sayarak onu gururlandıralım. Biz onu gerçekten tanımayan, onu anlamayan insanlardan olmayacağız. Çocuklarımız ders kitaplarında önderimizin bizler için yazdığı 'Gençliğe Hitabe' yi göremeyecek belki ama; biz çocuklarımıza, hatta tüm dünyaya büyük önderimiz Atatürk'ün bize öğrettiklerini, nasihat ettiklerini asla unutmadığımızı ve unutmayacağımızı gösterelim. Şimdi sadece ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ü düşünelim. Hepimizin başı sağ olsun.
9 Kasım 2012 Cuma
Vize Dönemi Stayla
Yine saçlarımı tepeden toplayıp, normalde giyinmediğim, çok şık olmayan orta halli kıyafetlerden giyindiğim, sabah kalkıp ders çalıştıktan sonra okula gidip sınava girdiğim, sonra eve dönerken not okumaya devam ettiğim ve ertesi gün için evde tekrar not okuduğum döneme geldik. Bu iki hafta böyle devam edecek ve canım çıkacak ayın 22 sine kadar. Sonra ayın 27 sinde sevdiceğimin doğum gününü başbaşa bir yemekle ve içkiyle kutlayacağız ve bu bana iyi gelecek. Her sene olduğu gibi.
*****
Çok ilginçtir ki o orta halli fazla giyilmeyen kıyafetlerden bazen tesadüfen çok güzel kombinler çıkabiliyor. Aynı evde yapılan ve mükemmel olan topuz gibi. Bu arada orta halli derken kastettiğim maddi anlam değil. Hepimiz kıyafetleri sınıflandırırız. Çok şık bulduklarımız ve kendimize yakıştırdıklarımız, orta halli günlerde giyilenler falan fıstık. İşte böyle saçmalayacak kadar sıkıldım daha şimdiden.
*****
Bu arada sigarayı bir azalttım, bir azalttım ki sormayın gitsin. Bıraktım bırakacağım yani. :D Tabi sınav dönemim olmasa daha etkin bir bırakma dönemi olabilirdi. Şimdi sürekli not okumak stres yapıyor, sıkılıyorum.
*****
Şu an okul uzayacak mı uzamayacak mı bilmiyorum. Çok kararsız ve iğrenç bir dönem bu. Bir arkadaşım sene başında ders kaydı yaptıramadığımız dersler için sonradan yaz okuluna gidebildiğimizi söyledi. Bana çok saçma geldi. Bu konuda bir bilginiz var mı acaba ?
*****
Ehliyet kursuna yazılıyorum dostlar. Önümüzdeki ilkbaharda ehliyetim elimde olacak. Hem de çok süper bir fiyata. İstanbul avrupa yakasında kurs arayanlara detay verebilirim.
*****
Bu yaz burnumu yaptırmaya karar verdim. Çok sıkıntım yok aslında, sadece daha iyi görünmesini istiyorum. Hukukta çevre yapmadan halledeyim şu işi de öyle tanınayım. Sonradan aa yaptırmış olmasın. Okulda da herkesin tanıdığı bir insan olmadığımdan çok sorun olmayacak. Önerebileceğiniz bir estetik cerrahı varsa lütfen yazınn :).
Ben derse dönüyor, ve hepinizi öpüyorum.
5 Kasım 2012 Pazartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)