28 Ağustos 2012 Salı

Tatil Hazırlıkları

      Herkese merhaba !


     Bu ara çok heyecanlıyım çünkü sevgilimle tatilimize sadece 5 gün kaldı. İlk defa birlikte yaz tatiline gidiyoruz ve ilk defa uçağa bineceğim. En sevdiğim şey olan tatil öncesi hazırlıkların tam zamanı şu an. Listemi yaptım sayılır. :) Valizimi bir gün kala hazırlamayı düşünüyorum çünkü kıyafetlerin kırışmalarını ve valiz kokusu sinmesini istemiyorum. Bir de biraz önce bir çekiliş kazandığımı öğrendimm. Çok mutlu oluyorum çekiliş kazanınca ya. Bu blogda kazandığım üçüncü çekiliş. :D




      Bugün İstiklal Caddesi'ndeki tipleri görmeniz lazımdı. Erkekler normal de kadınlar her zamanki gibi olayı abartmış ve kışlıkları yerinden çıkarmışlar. Çizme giyen mi dersiniz, kazak giyen mi, deri ceket giyen mi, yoksa şu pofuduk naylon montlardan giyen mi dersiniz.. Hepsinde bir tarz oluşturma ve farklı olma çabası gördüm. Ama öyle bir çaba ki resmen bağırmaya çalışıyor ama sesi çıkmıyor :D Ağustos ayında yağmur yağdı diye bu kadar abartılır mı ! Tamam hava gerçekten serindi ama ben etek ve bluz giyerken hiç üşümedim. Onlar kazaklarının içinde yürürken terden ölmüş olmalılar. Hırka ya da blazer giyenleri anlarım da çizme falan çok komik görünüyordu. Kendilerini Almanya, İngiltere ya da Fransa gibi ülkelerde sanıyorlar galiba İstiklal Caddesi'nde. :D Hatta bir keresinde temmuzun ortasında, aşırı sıcak bir günde triko kazak giyen bir kız görmüştüm. Altına şort giymiş ama saçlar da kazak da terden üstüne yapışmış. Gerçekten güzel bir tarz ama burası yeri değil güzellerim. Avrupa'ya gidin, şort ve bot giyin, üstüne triko falan süper. Ama burada biraz komik oluyor. :)




      Avatar : The Last Airbander'ı biliyorsunuzdur.Çizgi film diyenler de var, anime diyenler de, bu anime değil mal mısınız diyenler de.Imdb puanı 9.4. Cidden çokkk eğlenceli. Çizgi film olmasa hayatta bu kadar iyi yansıtılamazdı konusu. Önce önyargıyla yaklaştım ama daha sonra seriyi en baştan izlemek istiyorum şimdiden. BU çizgifilm diğerleri gibi değil, sakın önyargılı bakmayın. Ateş, su, toprak ve hava elementlerinin ayrı ulusları var ve bazı insanlar bu elementleri bükme özlliklerine sahip. Avatar da tüm elementlere hükmedebilen ve görevi dünyadaki dengeyi sağlamak olan kişi. Elementleri kullanarak yapılan savaşları izlemeniz lazım. Ama aynı zamanda da çok komik, karakterler çok tatlı. 3 sezonunu erkek kardeşimle birkaç günde bitirdim. Şimdi Legend of Korra'ya başladım. Aynı zamanda da Red Alert 3 oyununun Allies bölümünü bitirdim. O oyun da Sovyetler, Amerika ve Japonya arasında geçen, ileri teknolojinin kullanıldığı bir strateji oyunu. Tabi bunların hepsini aynı anda yapınca süper rüyalar gördüm. Ateş büküyordum, savaşıyordum falan. Sonra anladım ki sinirimin sebebi sivrisinek ıssırması ve bütün gece kaşınmammış. Raid, kahramanım.

     

      

26 Ağustos 2012 Pazar

Björk - Army Of Me

    

  
  Sucker Punch'daki bilinçaltı sahnelerinde kullanılan parça. Çok çok beğendim.

Mr. Nobody'den

        http://www.youtube.com/watch?v=BBhDaVg1E6Y

        Bu da Memento Mori'denn

Bir Muhtesem Parça Daha

      http://kenbooker.blogspot.com/2012/08/pilli-bebekeylul-aksam.html

      Yine Ken Booker güzel bir şarkı yayınlamış. Pilli Bebek'ten. Her dinlediğimde farkında olmadan gözlerimi kapatıyorum :)

21 Ağustos 2012 Salı

Kraliçe Yaz Ayı, Temmuz Ayı

      Merhaba ! İzlediğim blogları, beni izleyenleri, en mal ve yalnız hissettiğim zamanlarda yorum atanları, sizi o kadar çok seviyorum ki anlatamam. Kaç dakikadır yazı yazacağım ama önce yeni yazıları okuyayım dedim. Ama o kadar çok yeni yazı yazılmış ki, ben de yeni sekmede açıp, yazı yazdıktan sonra okuyayım dedim. Ama yeni sekmelerde o kadar çok yazı oldu ki :) Gerçekten sizlerin yazılarını okumayı çok seviyorum.


      Ağustos ayının da sonu yaklaştı... Bana küçüklüğümden beri hep Temmuz ayı "kraliçe yaz ayı" gibi gelir. Yani Haziran'ı da severim ama Temmuz tam tatil ayıdır benim için. Ağustos artık yazın son ayıdır, pazar gününde yaşadığım hüznü yaşarım ağustos ayında. Bu yaz gerçekten nasıl geçti hiç anlamadım. Yani zamanın nasıl geçtiğini anlayabilecek insan daha anasının karnından doğmadı farkındayım ama bu yaz bir başka inanılmaz hızlıydı.  Haziranın sonunda sınavlarım bitti, anneanneme taşındık, temmuzun başında staja başladım, bittikten sonra inşaatın son zamanlarıydı, sonra temizliğe başladım, bir hafta önce normal ev hayatıma dönebildim. Şimdi beni kendime getiren tek şey eylül ayında sevgilimle gideceğimiz tatil. O kadar mutluyum ki, kendim bile nazar değdirebilirim. :) Allah'a binlerce kez şükürler olsun. Şu an moralimi bozan tek şey var, o da Pkk. Tüm mutluluklarımı söndürebilecek kadar acımasız, şerefsiz ve soysuz olan bu piç sürüsü maalesef benim ve binlerce kişinin mutluluğuna gölge düşürdü, ben onları Allah'a havale ediyorum ve şehitlerimizin ailelerine de Allah'tan sabır diliyorum.


     Ramazan ayı geçti ve şu an bayram... Nerede eski bayramlar ? Bilmem ben görmedim. Ne klişe... Eski bayramları neden arıyorsunuz ki ? Bu ramazan benim için pek ramazan gibi geçmedi. Oruç tutmayı, arkadaşlarımla iftar yapmayı, sevgilimle iftara gitmeyi, sahurda yaptığımız güzel sohbetleri falan çok özledim. Ama ramazanın bir kısmı stajda, bir kısmı ilaç alarak, bir kısmı hastalıkla, bir kısmı da ev temizliği ve burnumun kanamasıyla geçti. Belki de o yüzden hiç bayram gibi hissedemedim bilmiyorum. Şeker toplamaya gelen çocuklar bütün kapıları çalmış, ben de nerede bunlar diyorum. Meğer uyuyormuşum.  Normalde tık desen uyanan insan ben, uyanmamışım. Ama yine de sorumu tekrarlıyorum. Eski bayramları neden arıyorsunuz ki ? Zaten çok sevdiğiniz insanlarla kendi isteğinizle görüşüyorsunuz. Onun dışında samimiyetsiz akraba ziyaretleri, temizliğine bile emin olmadığınız elleri öpmek, yapılan dedikodular, siz gittikten sonra arkanızdan konuşulması ya da sizin milletin arkasından konuşmanız, hiç müsait olmadığınız anlarda kapının çalması ve bir sürü insanın içeri doluşması, uzak akrabaların çocukları, gereksiz bir yorgunluk... Bence bayramın en güzel yanı tatil olması ve sevdiklerimi görebilmem için fırsat yaratması. Onun dışında eski gelenekleri özlemenin bir gereği yok bence.

     Benim hiç çok sayıda ve birbirini seven akrabalarım olmadı, olanların da sonradan ne kadar şerefsiz olduğunu gördük zaten. Az sayıda kalanlar da şu an pek sevgi dolu değiller zaten. Hem zaten, bence kimseyle çok yakın olmamak lazım, hayal kurup, birşeyler bekleyip hayal kırıklığına uğramamak lazım. Ben burayı galiba o yüzden çok seviyorum. Kimseye güvenmek zorunda değilim, hayal kırıklığına uğrama olasılığım o kadar az ki... Ama yine de karşılıklı sevgi ve saygı besliyoruz birbirimize. Güzel şeyler.

     Hepinize mutlu bayramlar, hatta mutlu bir hayat diliyorum. :)

     

10 Ağustos 2012 Cuma

Ev Insaatı

      Artık evimdeyim !!! :D

     Aslında sanırım 2 haftaya yakındır evdeyiz ama temizlik yapmadığım 3. gün sadece. O kadar çok temizlik yaptım ki size anlatamam. Ama değdi yani. Mis gibi oldu. Bu arada o kadar çok şey öğrendim ki. Başkasının zorunlu misafiri olarak kalmanın ne kadar zor olduğunu, herkesin yakından bakınca ne kadar farklı olduğunu, insanları bir yolculukta bir de aynı evde yaşayınca tanımam gerektiğini... En önemlisi sabırlı olmayı öğrendim kesinlikle. Eve indiğimizden beri (anneannem yukarı katta oturuyor ya) o kadar çok sorun çıktı ki buradan köye yol olur. 
      İlk zaten eve gelmeden önce ustalarla sorun yaşamıştık. Anlaşıp altına imza atın dedim dedim ikna edemedim. Sonuç olarak ustalar baya başımızı ağrıttı. Usta dediğin olaydan illallah ettim. Tutturdu son 3 günün işini yapmayacağım, parayı verin. Arkadaşım biz sana paranı verdik, kalanı da iş bitince alacaksın bu iş böyle yapılır yani bütün para en başta verilmez ki.. Son 3 günün işi de sistire ve boya he yapmadan giderlerse sıçanzi. Ama bizde de iyi bir miktar kaldığı için totoları yemedi tabi. Annem adam akıllı konuştu ama dayım neredeyse dalıyordu adamlara. Sonra süpürgelikleri yanlış getirdiler, ama öyle bir yanlış ki sandıkçıların kullandığı tahtadan getirmişler. :D Dayım yine dalıyordu adamlara. Neyse sağ salim eve indik, bizim bina 100-150 yıllık olduğundan bir duvarda dekorasyon olarak birazını tuğla açtırdık. Tuğlalar da sistire için tahtalar da güzel çıktı. Sorun yok sandık.

      Temizlik yapmak inşaat sonrasında zaten zordu, bir de bulaşık makinesi şase yapmış mı ! 5 kere falan elektrik çarptı bana. :D Hiç kullanmadığımız tuvalet salak ustaların döktükleri yüzünden tıkandı, kezzaplar mı dökmedikk.. Çamaşır makinesi mi bozulmadı.. Kombi mi bozulmadı.. Tuvalette çamaşır makinesi musluğunu yanlış yere takmışlar bir de onla mı uğraştılar.. Soğuk su musluğu çalışmıyordu tekrar soğuk su musluğu aldık, kapı dürbünü uymadı gidip yenisini aldık..  Perdeleri bile yanlış getirdilerr. Düşünün yani bitmiş evde başımıza gelenin haddi hesabı yoktu. Bu ara anneannem ve yengemle, ustayla ve salak bir komşuyla tartıştım. Ama gerçekten çok şey öğrendim. Annem çalıştığı için kardeşimle ben ilgilendik ev işleriyle. Neyse ki dayım vardı. Ev yaptırmayı öğrendim resmen. İnsanlara karşı sabırlı olmayı öğrendim, kısaca aslında insanları öğrendim. Ama çok zordu ya. Şu an bile iki usta kapı kollarını takıyor. Son iş de o zaten.

      Bu arada digiturk olayını tamamen kardeşimle ben hallettik, annem dokunmadı bile. Aradık, bilgi aldık, seçtik, antenini kurdurduk, sözleşmeyi de imzaladık. Baya bir söylenti vardı fiyatları yükseltiyorlar bilmem ne diye. 16 ay karşılıklı taahhüt verince sabit fiyat garantisini de aldık tamamdır. Bu aklınıza olsun. Kampanyalı sözleşme imzalarsanız, onlar tarifeyi değiştirme hakkını saklı tuttuklarına dair bir madde koyuyorlar ve fiyatı değiştirdiklerinde yeni kampanya fiyatı bu deyip yüksek fiyat ödemenizi sağlıyorlar. Ama 16 ay taahhüt verip taahhütlü sözleşme imzalarsanız sabit fiyat garantisi veriyorlar ve ilk aldığınız fiyata göre ödeme yapıyorsunuz 16 ay boyunca. Sonra da tekrar sözleşme yapıp yapmamak size kalmış. 


      İşte böyle arkadaşlar, zor günlerdi yani... Hatta o kadar yoruldum, sıcaklar o kadar zorladı ki salı günü burnumdan kan geldi ! Çok komikti. Allah'ım diyorum bu havada neden burnum akıyor, bir de öyle bir geliyor ki, hemen yanımda peçete vardı aldım tam sileceğim, aklıma da geldi he hani filmlerde olur ya silerler bir bakarlar kan ! Öyle oluyormuş bir de muhaha yaparken bir baktım peçetede kan :D Ciddi bir şey olmadığını bildiğim için rahatım, herkese oluyor zaten.  Bu arada bir gün 13 saat temizlik yapmıştım, o günden beri de sağ ayağımda baş parmağım uyuşuk. Ve mide bulantısından ölüyorum. :D Yani normalmiş böyle şeyler, yine de panik yapmayın gibi bir tavsiye vermeyeceğim, sağlık bu, siz istediğiniz kadar panik yapın :))

      Şirret komşuyla tartışmamı daha sonraki yazıda anlatırım. :)

3 Ağustos 2012 Cuma

Temizlik

      Evin inşaatı bitti. Dün 13 saat temizlik yaptım. Ve dün ikinci günüydü temizliğin. Daha pazara kadar yolu var. Ellerim o kadar ağrıyor ki ancak bu kadar yazabiliyorum. Gidiyore.