" O gün tavşanımız öldü, gömdük, iki gün sonra da babamın haberi geldi."
İki ayrı canlı, ikisinin de bedenleri, mekanizmaları artık çalışmıyor, ve mekanizmaları çalışan insanlar onları toprağın altına koyuyorlar, bir daha görmemek üzere. Duyguları olan mekanizmalardan, robotlardan farksız görünüyoruz değil mi böyle bakınca. Hatta "gömme" kelimesi duyguları bile olmayan varlıklar gibi gösteriyor bizi. Mekanizmanın durmasına ölüm deniyor ve ölüm gerçekleşince o kişiyi aramızdan çıkarıyoruz, çünkü çıkarmasak da gözümüzün önünde çürüyecek. O kadar çok şey yaşıyoruz, aşk gibi bir duyguyu bile bedenlerimizde taşıyabiliyoruz, üzülüyoruz, ağlıyoruz, nefret ediyoruz... Aslında mekanizmanın durmasını, birden bunların hepsini kaybetmeyi ve gömülmeyi hak etmeyecek kadar çok şey yaşıyoruz bedenlerimizde. Dünyaya geldiğimiz andan beri yaşamayı öğrenmek ve en iyi şekilde yaşamak için elimizden geleni yapıyoruz, hepimizin farklı karakterleri var, bedenlerimizden ayrı ruhlarımız, kişiliklerimiz var... Ama sonra hiç bizim kontrolümüzde olmayan bir şekilde o kadar yaşanmışlığı barındıran ruhlarımız bedenlerimizden ayrılıyor. Durduramıyoruz bile. "Bare zaman harcadığım şeyleri gerçekleştireyim bekle" bile diyemiyoruz.
Çalıştığım yer çok tarihi bir bina. Oraya gittiğimde bazen düşünüyorum da, senelerdir kaç kişi çalışmıştır burada, kaç kişinin anıları vardır kim bilir... Ama o insanlar öldü. Biz de öleceğiz ve bizim yerimize gelenler de bizleri tanımayacak.
Dedemin ölümü hepimizi çok üzdü, ama bir ay sonra normal hayatımıza dönmüştük. Bir ay sonra da çok üzülüyorduk, ama yaşıyorduk işte. Hayat durmuyor ki. Şimdi 10 ay geçti üstünden. Yine anıyoruz, özlüyoruz dedemi, anneannem hala ağlıyor anılarını hatırladıkça ama aynı zamanda da sürekli yeni şeyler yaşayıp kahkahalarla gülebiliyoruz. Dedemizin vücudu çalışmaktan vazgeçtiği için yıllardır bizimle çok şey paylaşan ruhu da bizi terk etmek zorunda kaldı.
İnsan ruhu, kırılgan bedeninin yaşamasına muhtaç olacak kadar çaresiz...
Yıllardır bizimle onca şey paylaşan, güldüren, öğreten, ağlatan adam artık yok. 10 aydır yok. Biz şimdi onun yokluğuna alıştık ve kahkaha atabiliyoruz. Dedem bizim için çok değerliydi. Biz de şimdi birileri için çok değerliyiz. Sevgililerimiz, eşlerimiz, anne babalarımız, kardeşlerimiz, arkadaşlarımız... Biz de öleceğiz birilerinden önce. Bizim yokluğumuzda etrafımızdaki insanlar yaşamaya devam edecekler, bir süre sonra yeni şeyler yaşamaya, kahkaha atmaya başlayacaklar. Sevdiklerimiz atlatıp mutlu olmayı hak etmiyor mu ? Tabi ki ediyorlar. Bizim, kaybettiğimiz yakınlarımızdan sonra yaşamayı ve gülmeyi hak ettiğimiz gibi. Ama "ilerde ölecek olan kişi" olarak bakınca da, siz yokken her şeyin hiç olmamışsınız gibi devam etmesi... İdrak etmesi zor, hepimiz için.
hayat fazla düşünürsen insana kafayı yedirtecek kadar karışık bir düzen.
YanıtlaSilölenle ölünmüyor ama kalanla da yaşanmıyor bazen.
yine de hayat devam ediyor. acıya da alışıyor insan zamamla.
yüreğinde bir yara olur hep, belki acımaz sürekli ama o yaraya baktığında acır için.
ölümde öyle birşey.
ben babamı kaybettiğimde ağlayamamıştım. o günden beri de ağlayamıyorum mesela. ama sorsan o gün ağlayanlar kadar üzülmedim mi ? hem de daha fazla.
o kadar üzülüp ertesi hafta birine aşık olmuştum yolda. öyle de tutarsızım
neyse uzatıyorum.
başın sağolsun.
ben senin kırılgan halini, güzel yüreğini, cüümlelerini yerim nora..
YanıtlaSilçok güzel anlatmışsın aynı zamanda da duygusal.
başınız sağolsun..
Emrah Ateş çok teşekkürler senin de başın sağolsun. Dediğin gibi o kadar karmaşık ki... Düşündükçe de daha karmaşık hale geliyor. Ağlayamamak da en zorudur heralde..
YanıtlaSilMiam ben de senin anlayışını, desteğini yerimm. Çok teşekkürler.
Başınız sağ olsun, hepimiz yaşadık bunları ve yaşanmaya devam edecek!
YanıtlaSilBolat evet maalesef :(
YanıtlaSilAy bi an gözlerim doldu.
YanıtlaSilÖlüm çaresi olmayan tek şey.
Başın sağolsun Nora.
Ama alışıyoruz işte. Atlatmak ilk başlarda gerçekten çok zorda olsa alışıyoruz.
Geriye sadece anılar kalıyor. Mutlu anlarımız kalıyor. Ama geri de kalanlarla beraber devam etmek zorundayız. Çünkü eğer hayatta sadece belli bir noktaya takılıp kalırsak,biz de mutsuz oluruz. Çevremizdeki insanlarda... Sadece alışmalıyız işte.
Tekrar başın sağolsun..
stupidrabbit haklisin alismaya calismaktan baska yapicak bir sey yok maalesef, takilip kalmamak da zorluyor insani. cok tesekkur ederim.
YanıtlaSil