13 Mayıs 2011 Cuma

Yaşayın şimdiyi, geleceği düşünerek kaybetmeyin bu anı, çünkü gelecek hiç gelmeyebilir...

 
  Sayın seyirciler, blogspotta içine ettiğim arıza çıkmadan önce bir yazı yayınlamıştım, ama arızanın azizliğine uğradım ve yazım şu an yok ortada. Okudunuz mu bilmiyorum ama sevdiklerimiz, sevdiklerimizle yaşamak istediklerimizi yaşamamız gerektiğiyle ilgiliydi.

  Ben yazabildiğim kadarını tekrar yazacağım sizin için.
  Çok sevdiğiniz biri de olsa, birden hiddetlenip tartışmaya başlayabilirsiniz. Ya arkanızı dönüp çekip gidersiniz, ya da telefonu suratına kapatırsınız. Hata bende değil onda dersiniz, o hatasını anlasın özür dilesin dersiniz. Ya da nasıl olsa sakinleşiriz yarına, sakinleştikten sonra konuşalım dersiniz. Çok seviyorsunuzdur ama gururlusunuzdur. Sevdiğinizi söylemezsiniz. Nasıl olsa biliyor söylememe ne gerek var dersiniz.


  
  O kişiyle yaşayabileceğiniz en güzel şeyleri yaşamak istersiniz, ama bazı sebeplerle ertelersiniz. Erteleyin. İyi geceler demeyin, günaydın demeyin, sevdiğinizi söylemeyin… Hayat uzun nasıl olsa değil mi her şeyin bir zamanı var. Bugün kavga ettik kırıcı şeyler söyledik birbirimize deyin konuşmayın o çok değer verdiğiniz kişiyle. Kapayın telefonu yüzüne yatın. Ne büyük cesaret ! 
   

   Hiç düşündünüz mü canınızdan çok sevdiğiniz ama gurur yapıp aramadığınız o kişinin ertesi sabah uyanamama ihtimalini ? Siz uyanamazsanız ya da o uyanamazsa sizin duyacağınız acıyı ya da onun duyacağı vicdan azabını gerçekten hiç umursamadınız mı ? “Aman canım hayat da bu şekilde yaşanır mı !” diye tepki veriyorsanız da haklısınız. Yaşamayın o zaman. Herkes birbirinin ağzına sıçsın ve herkes gurur yapsın. Risk alın.


  Söylemeye çalıştığım şeylerin özeti diyebileceğim bir şiir var. Leo Buscaglia’nın “Yaşamak, Sevmek ve Öğrenmek” adlı kitabından alıntıdır. Leo Buscaglia’nın öğrencilerinden bir genç kızın sevgilisine yazdığı ama veremediği bir mektup bu.



Anımsıyor musun yeni arabanı
Ödünç alıp da çarptığım günü?
Öldüreceğini sanmıştım beni, öldürmedin oysa.

Anımsıyor musun seni zorla sahile götürdüğüm,
Yağmur yağacağını söylediğin ve
Yağmurun yağdığı günü?
Söylemiştim sana demeni beklemiştim, demedin oysa.

Anımsıyor musun kıskandırmak için seni
Başka oğlanlarla oynaştığım ve
Senin kıskandığın günleri
Terk edeceğini sanmıştım beni, terk etmedin oysa.

Anımsıyor musun çilekli pasta düşürüp
Arabanın paspasını kirlettiğim günü?
Azarlayacağını sanmıştım beni, azarlamadın oysa.

Anımsıyor musun dansın resmi giysili olduğunu
Söylemeyi unuttuğum ve
Senin kot pantolonla geldiğin günü?
Bırakacağını sanmıştım beni, bırakmadın oysa.

Evet yapmadığın çok şey vardı
Ama dayandın bana, sevdin
Ve korudun beni.
Çok şey vardı
Benim de senin için yapmak istediğim,
Vietnam’dan döndüğünde
Dönmedin oysa...

  Geleceği düşünün, ama şimdi yaşadıklarınızı kısıtlamak için değil, her ana hakettiği değeri vererek yaşayabilmek için.  Sevdiklerinizin gözlerine bakabildiğiniz her saniye size verilmiş en büyük hediye.
   

4 yorum:

  1. Tek kelimelik çümleyle "Haklısınız!..."


    Bir esrarın içinde bir sır,
    Bir sırrın içinde esrar olurum.

    İşte ben buyum...

    Bir mechulün içinde bir malum,
    Bir malümun içinde meçhül olurum.

    İşte ben buyum...

    Seni aradığımda çıkmazlarda yolumu bulur,
    Seni unuttuğumda put alanlarında kaybolurum.

    İşte ben buyum...

    Bir İsmail gibi bilenir bir bilinç olur,
    bir İbrahim gibi bir koç olur, kurban olurum.

    İşte ben buyum...




    *Profösör

    YanıtlaSil
  2. göz yaşımla ıslandı yanaklarım tşk noracım ..izliyorum o halde varım

    YanıtlaSil
  3. gözlerim doldu...Ne güzel bir yazı bu

    YanıtlaSil
  4. saolunn.. bazen sevdklerimze hakkettkleri gbi davranmayı hatrlamamız gerekiyor.

    YanıtlaSil

Olumlu, olumsuz tüm fikirlerine açığım. Yazdığım hiçbir şeyde kötü niyetli olmadığımı unutma :)